Niçin Lister Modern Cerrahinin Babası Olarak Adlandırılır?
NİÇİN LİSTER MODERN CERRAHİNİN BABASI OLARAK ADLANDIRILIR?
Prof. Dr. H. Kadircan KESKİNBORA
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi
HBT Dergi 105. Sayı – 30 Mart 2018
Ünlü İngiliz cerrah Joseph Lister, kültürlü bir ailenin oğlu olarak, 5 Nisan 1827 tarihinde Essex’teki Upton kasabasında doğdu. Henüz14 yaşındayken cerrah olmayı kafasına koymuştu. 1844’te Londra’da, başladığı tıp fakültesinden 1852 yılında mezun olduktan sonra İskoçya’da Edinburg’da cerrahi alanı üzerine kariyer yapmaya başladı. 1860’da İskoçya Glasgow’da Kraliyet Revirinde cerrahi profesörü oldu.
Tıp öğrencisi olduğu yıllarda, İngiltere’de eterin anestezik olarak kullanıldığı ilk ameliyatı izledi. Hastaların korkunç ağrılar duymaksızın ameliyat edilebilmesini sağlayan anestezi yöntemi cerrahinin gelişmesi açısından büyük bir adımdı. Ne var ki, yapılan ameliyatların sayısı arttıkça ameliyat sonrası ölüm oranı da hızla yükseliyordu. Uzmanlığını yeni tamamlamış bir cerrah olarak İskoçya’da çalışmaya başlayan Lister, ameliyat edilen her üç ya da dört hastadan birinin çok geçmeden öldüğünü görerek dehşete kapılmıştı.
Lister, 1865 yılında Louis Pasteur tarafından hastaların yaralarına ve vücudun açık bölgelerine şarap dökülmesiyle ilgili yapılan çalışmaları okudu. Pasteur’ün çalışmalarından bakterilerin mayalanmaya ve kokuşmaya yol açtığını öğrenince, yaralardaki iltihaplanmanın da mikroplardan ileri geldiğini, dolayısıyla yaraların iyileşebilmesi için önce mikropların öldürülmesi gerektiğini anladı. Pasteur’ün mikrop kuramını uygulamaya karar veren Lister, antiseptik denen kimyasal maddelerle mikropları yok etmenin yollarını araştırmaya başladı.
Lister, hastanelerde hastalıkların yayılmasına neden olan havada taşınan mikroplar olduğunu düşünüyordu. Vücutları zayıf olduğu için ameliyat olmuş insanlar özellikle savunmasız ve güçsüzdü. Mikroplar da ameliyat olan hastanın vücudu kesik ve bölgenin açık olması sebebiyle vücutta daha kolay ve hızlı bir şekilde yer bulabiliyordu. Araştırmalarını doku iltihaplanması ve mikroplar üzerine yoğunlaştırdı. Pasteur’un mikropları ısı ile öldürme çözümü insan vücuduna uygulanamadığından, Lister mikropları yok etmek için yeni bir kimyasal denemeyi düşünüyordu. Kullandığı bütün ameliyat aletlerini fenolde kaynattı; ayrıca havadaki bakterileri öldürmek için ameliyat salonuna fenol buharı püskürttü. Bu önlemler gerçekten yararlı olmuştu, ama fenol dokulara zarar verecek kadar güçlüydü. Bu nedenle Lister, fenolü başka sıvılarla karıştırarak daha hafif ve kullanışlı bir antiseptik elde etmeye çalıştı. Ayrıca, yaraları çok temiz tutmanın önemini kavradığı için, gazlı bez denen tülbent gibi ince sargıların kullanımına öncülük etti. 1867’de de cerrahide antiseptiklerin kullanımına ilişkin ayrıntılı bir rapor yayımladı.
Bir gün gazete okurken karbolik asitin hayvanlar üzerinde parazitleri yok ettiğini ve hastalıkları azalttığı haberini okudu. O da, antiseptik yöntemin ayrıntılarını inceledi ve araştırmalarına devam etti. açık yaralara karbolik asit uygulamak için başarılı bir yöntem geliştirdi. Karbolik asitle ameliyathaneye havanın püskürtülmesi tekniğini kullandı, hastalarının yaralarını karbolik asitle ıslatılmış bez ile örttü, gazlı bez pansumanlar kullanılmaya başlandı.
Eskiden ameliyat sırasında kesilen kan damarları kenevir ya da ipek ipliklerle bağlanır, uçları yaradan sarkacak biçimde bırakılan bu iplikler sonradan kesilerek alınırdı. Bu yöntemin yaraların mikrop kapmasına yol açabileceğini fark eden Lister, vücutta kendiliğinden ayrışabilecek doğal bir madde kullanmayı düşündü, Yaraları kapatmak için steril (mikropsuz) bir ipliğin cerrahi kullanımını geliştirdi, Bugün bile ameliyat yaralarını dikmek için kullanılan ve “kedi bağırsağı” anlamındaki İngilizce “catgut” terimiyle adlandırıldığı halde gerçekte koyun bağırsağından yapılan katgüt adlı ameliyat ipliği böylece cerrahi alanına rutin uygulama olarak girmiş oldu.
Antisepsi, cerrahinin gelişimi için temel bir ilke haline geldi. Ölüm oranları yaklaşık %90 oranlarında düşüş gösterdi.
Lister, tıp dünyasına yeni bir buluş kazandırmadı fakat yaptığı çalışmalar sayesinde hastanelerde temizlik eksikliğini fark etti, ameliyat sonrasında enfeksiyondan ölenler için önlemler aldı, operasyon sırasında yaralara mikrop öldürücü bir maddenin uygulandığı antiseptik sprey püskürtme yöntemini keşfetti. Bugün, çağdaş ameliyat salonlarında uygulanan sterilizasyon (mikropsuzlaştırma) yöntemleri Lister’ın bu çabalarından doğmuştur. Bu keşif ve uygulamalar, modern cerrahinin başlangıcı olarak kabul görmektedir.
Bu çalışmaları sayesinde dünyada tıp cerrahi alanında büyük bir onura layık görüldü. Birçok üniversiteden fahri doktora unvanıyla ödüllendirildi. Glasgow ve Edinburgh’ta cerrahi profesörlüğü yapan Lister, 1877’de aynı görevle Londra’daki Kraliyet Koleji’ne geçti. Kimi kaynakta 15 kimi kaynakta 30′dan fazla makalesi yayınlandı. Lister 1893’te Kraliyet Üniversite Hastanesinden emekliye ayrıldı. İngiliz Koruyucu Tıp Enstitüsünü kurdu. Bu kurum, daha sonra Lister Enstitüsü adını aldı. 1897’de hastalarından Kraliçe Viktorya, onu “Lord” unvanıyla Lordlar Kamarasına üye yaptı. Kendisi bu unvanı alan ilk tıp mensubudur. Lister, 10 Şubat 1912’de Walmer kasabasında 84 yaşındayken öldü.
Açık Yarayı Antiseptikle Temizlemek Ampütasyonu Önleyebilir mi?
Savaşların tarihinde, on binlerce bacak ve kol kesilmiş olmalıdır. Ampütasyonda rekor sahibi, Fransa ordusunda cerrah olan ve 1794 Sierra Negra muharebesinde dört günde 700 ampütasyon gerçekleştiren Dr. Larrey idi. Bu sayıdaki ekstremiteyi dört gün boyunca kestiği kabul edilirse, bacak/kol başına aşağı yukarı dört dakika demekti. Bunu, günümüzde hâlâ “Larrey ekartörü” olarak bilinen buluşu sayesinde başarmıştı. Ekartör, açılıp kemiği içine alabilen ve testereye yer açmak için deriyi kuvvetli tek bir hamleyle yukarı kıvırabilen bir sıyırıcıdır. Böylece raspatuvarla törpüleme aşaması atlanmış oluyordu. Muhtemelen bu talihsiz hastalar sıra halinde yan yana yatırılmışlardı ve sırayla turnikesiyle asistan, bıçağı ve ekartörüyle Larrey, testeresiyle bir asistan ve son olarak sargı için bir asistan geliyordu.
Artık yukarıda anlatılan standart tedavinin uygulanmıyor olmasını, üzerinde, tüyler ürperten bir deney uygulanan, 11 yaşındaki masum bir öksüz çocuğa borçluyuz. Küçük James Greenlees, Glasgow’da bir araba tekerinin altında kalmıştı, fibula (incik) kemiği kırılmış ve derisinden dışarı çıkmıştı. Yara, sokak pisliğiyle doluydu. Ampütasyon yapılmazsa ölecekti. Gangren olması kaçınılmazdı. Buna rağmen Joseph Lister, çocuğu yaşam kurtarıcı ampütasyondan mahrum bırakmış ve bacağı kesmemişti. Bunun yerine yarayı, karbolik asit denilen yakıcı bir maddeyle ıslatmıştı. Olay 12 Ağustos 1865, tarihinde gerçekleşmişti. Deneysel tedavi iyi sonuç vermişti; James, ne yaşamını ne de bacağını kaybetti. Tıpta antisepsi (mikrop öldürücülük) tarihi resmen başlamıştı. Müdahalenin prosedürlere göre yapılıp yapılmadığı kimsenin umurunda değildi. Çocuklar üzerinde deneysel tedavilerde bulunmak o zamanlar olağan bir durumdu.
Lister, böylece açık kırıklardaki tedaviyi, ampütasyondan “ekstremite koruyucu tedavi”ye çevirdi. Ayrıca, karın ve diğer intrakavite (boşluk içindeki) cerrahilerin yolunu da açtı.
Kaynaklar:
1) Metchnikoff E. The founders of modern medicine:Pasteur, Koch, Lister. Freeport (NY): Books for Libraries Press; 1939. Reprinted 1971.
2) Joseph Lister https://www.msxlabs.org/forum/bilim-ww/207555-joseph-lister.html#ixzz58IfWucMX Erişim: 11.12.2016
3) Van de Laar A. Bıçak Altında: 28 Ameliyatta Cerrahi Tarihi. Çev. Gürer E. İstanbul, Koç Üniversitesi Yay., 2016, s.125.
4) Pitt D, Aubin JM. Joseph Lister: Father Of Modern Surgery. J Can Chir 2012;55:8,9.